Obezite Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Tüp Mide Ameliyatı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Gastrik Bypass Ameliyatı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Tip 2 diyabet pek çok organ sistemini olumsuz etkileyen, sebep olduğu hasarlar zaman içinde geri dönüşsüz olarak ortaya çıkan, kronik ve tedavisi zor bir hastalıktır. Özetle sinsi bir hastalık diyebiliriz.
Bildiğimiz gibi vücudumuza giren gıdalardan ortaya çıkan glukoz adı verilen kan şekeri pankreas tarafından salgılanan insülin hormonu tarafından düzenlenmektedir. Bu insülin hormonunun doğuştan yokluğu ya da zaman içinde tükenmiş olması Tip 1 diyabet olarak adlandırılmaktadır. Tip 2 diyabette ise vücutta yeterli miktarda varolan insülinin etkinliğinin değişik sebeplere bağlı azalması söz konusudur. Bu etki göstermeme durumu insülin direnci olarak adlandırılmakta en önemli sebep olarak da viseral yani organların çevresinde ve periferik bölgelerde yer alan yağ dokusundaki artış gösterilmektedir.
Tip 2 diyabet hemen hemen tüm organ sistemlerini etkiler. Kanda yüksek miktarlarda bulunan glukoz seviyeleri endotel adı verilen ve tüm damarların iç yüzeyini döşeyen alanı bozmakta ve bu durum sonucunda hasarlar ortaya çıkmaktadır. Bu hasarları makrovasküler hasarlar ve mikrovasküler hasarlar olarak ayırabiliriz. Makrovasküler yani nispeten daha büyük damarların hasarlarının sebep olduğu klinik durumlara örnekler:
ise mikrovasküler yani küçük-ince damarların hasarının sebep olduğu klinik durumlardır.
Tip 2 diyabetin tedavisinde etkili ve sürdürülebilir kilo vermenin olumlu etkileri gösterilmiştir. Bariatrik cerrahi prosedürleri de öncelikle bu kilo verdirici etkilerinden dolayı ilaveten de farklı mekanizmaların devreye girmesi sebebiyle tip 2 diyabetin tedavisinde önemli bir yere sahiptir. Bunlardan birisi olan gastrik bypass hem kısıtlayıcı hem de emilim azaltıcı etkisi olan bir ameliyat olması sebebiyle tip 2 diyabetli hastalarda %60-90 aralığında tedavi edici olabilmektedir.
Gastric bypass cerrahisi için uygunluk değerlendirmesinin başında vücut kitle indeksi analizi gelmektedir.Vücut kitle indeksi 35’ten fazla olan hastalarda gastrik bypass yöntemlerini uygulamak mümkündür. Sahip olunan tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi gibi ek hastalıklar, ciddi düzeyde reflü varlığı ve hastanın tercihi gastrik bypass yöntemlerini incelememiz gereken durumlar olarak belirtilebilir.
En sık kullanılan bypass yöntemleri olarak RNY gastric bypass ve One-anastomosis gastric bypass’ı, nadiren tercih edilen bir yöntem olarak da duodenal switch bypass yöntemleri olarak belirtebiliriz.
RNY gastric bypass ameliyatında, öncelikle midenin başlangıç kısmından küçük bir poş oluşturuyoruz. Daha sonra ince barsakların başladığı kısımdan yaklaşık 50-80 cm ileriden ince barsağı bölüyoruz. Distale devam eden kısmı oluşturduğumuz poşa bağlıyoruz. İnce bağırsağın başlangıç kısmına dökülen sindirim enzimlerinin gıdalarla buluşabilmesi için de bu bağlantının yaklaşık 150-200 cm aşağısına önceden kesilip kapatılmış olan ince bağırsağın diğer ucunu bağlıyoruz.
one-anastomosis gastric bypass ameliyatında ise benzer şekilde küçük bir poş oluşturuyoruz ve başlangıçtan yaklaşık 200 cm distalde yer alan ince barsağı belirleyip tek bir bağlantı ile omega şeklinde, bu poşa bağlantı yapıyoruz.
Sign in to your account