Tüp Mide Ameliyatı (Mide Küçültme Ameliyatı) diğer ismi ile Sleeve Gastrektomi obezitenin ameliyatla tedavisi için uyguladığımız bariyatrik cerrahi yöntemlerinden bir tanesidir. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) belirli kriterleri karşılayan hastalar için tüp mide ameliyatını karşılayabilmektedir.
Tüp mide ameliyatı fiyatları 2025 yılında 40.000 ile 140.000 TL arasında belirlenmiştir. Fiyat farkları birçok etken ile alakalıdır. Bu yazımızda Tüp mide ameliyatı ile ilgili fiyatlar, öncesi, sonrası, beslenme ve süreç ile ilgili tüm sorularınıza yanıt bulabilirsiniz.
Tüp Mide Ameliyatı (Mide Küçültme Ameliyatı) diğer ismi ile Sleeve Gastrektomi obezitenin ameliyatla tedavisi için uyguladığımız bariyatrik cerrahi yöntemlerinden bir tanesidir. Normal beslenme düzeninde bir seferde yiyebileceğimiz ya da içeceğimiz miktar midemizin genişliği ile bağlantılıdır. Yerine göre tek seferde 2-3 porsiyon ya da daha fazla farklı gıdalardan bitirebilmek mümkündür. Tüp mide ameliyatında dikey eksende mide kesilerek küçültülür ve hacmi azaltılır. Ortalama olarak midenin %70-80 kadarı bu ameliyatta çıkarılmaktadır. Tüp mide ameliyatında midenin fundus adı verilen tepe bölgesinin çıkarılması önem arz eder. Kilo vermeyi etkileyen en önemli faktörlerdendir. Fundus kısmı doyma reflekslerinin aktive olduğu ve hormonal olarak da ghrelin adı verilen açlık hormonunun en çok salgılandığı yer olduğundan bu ameliyatla birlikte çıkarılması önemlidir.
Tüp mide ameliyatında stapler adı verilen, mideyi hem kesip hem de dikebilen (zımbalayan) özel enstrümanlar kullanılır. Mide dokusunun farklı bölgeleri farklı kalınlıklara sahiptir bu nedenle de doku kalınlığına uygun stapler seçimi çok önemlidir.
Kaçak, kanama bu ameliyatlarda ortaya çıkabilen komplikasyonlardandır. Midedeki dikişlerde milimetrik açılmaların olması ve bu sebeple de karın içine mide içeriğinin sızarak karın içerisinde apse oluşması, bu durumun da sistemik bir enfeksiyona sebep olması kaçak tablosu olarak tanımlanmaktadır.
Ameliyatı gerçekleştiren ekiplerin ameliyat kadar olası komplikasyonların yönetiminde de yetkin olmasına dikkat edilmelidir. Zamanında ve doğru bir yaklaşım gösterilmediğinde de kaçaklar hayati tehlike oluşturabilmektedir.
Ameliyattan sonra doğru beslenmeyi öğrenmek, protein-karbonhidrat kavramlarına hâkim olmak ve düzenli egzersizi hayatımıza sokmak sağlıklı ve kalıcı kilo veriminin anahtar noktalarıdır.
Son yıllarda obezite vakalarının artmasının en önemli nedenleri; toplum genelinde fast food beslenme tarzının giderek daha çok benimsenmesi, düzenli egzersizin yaşam tarzı alışkanlığı haline getirilmemesi ve genetik faktörler olarak sıralanabilir. Düzenli diyet ve egzersiz ile verilemeyen fazla kilolarından kurtulmak isteyen obezite hastalarının tercih edebileceği en etkili yöntemlerden biri obezite cerrahisidir.
Günümüzde en çok uygulanan obezite cerrahisi prosedürlerinden biri tüp mide ameliyatıdır. Tüp mide ameliyatı halk arasında mide küçültme ameliyatı olarak da adlandırılır. Tüp mide ameliyatı midenin gıda alımının kısıtlanması amacıyla uygulanan ve obezite vakalarında zayıflamanın ilk adımı olarak tercih edilen bir cerrahi prosedürdür. Bununla birlikte tüp mide ameliyatı düşük ölçüde de olsa midenin gıda emiliminin azalmasına neden olabilmektedir.
Sonuç itibarıyla tüp mide ameliyatından sonra hastaların iştahında doğal bir azalma etkisi elde edilir. Kilo kaybı ortaya çıkmaya başlamadan önce hastada metabolik olarak yaşanmakta olan insülin direnci kırılmakta, normal seviyelerde kalması sağlandığı durumlarda beslenme düzeninde hasta için önemli bir avantaj haline gelmektedir.
Obezite cerrahisi prosedürleri arasında en çok tercih edilenlerden biri olan tüp mide ameliyatı 1988 yılından bu yana uygulanmaktadır. Tüp mide ameliyatı en basit şekliyle düzenli diyet ve egzersize rağmen kilo veremeyen aynı zamanda ameliyata uygunluğuna karar verilen hastalara yönelik bir cerrahi prosedür olarak tanımlanabilir.
Sindirim sistemi organları, mide dışında olmak kaydıyla tüp ya da boru şeklinde bir yapıya sahiptir. Midenin yapısı daha fazla besin alımının sağlanması amacıyla kese şekline sahiptir. Tüp mide ameliyatı kapsamında uygulanan cerrahi prosedür ile mide tüp şekline getirilir. Bunun için midenin büyük bir kısmı çıkarılarak midenin yemek borusunun devamı haline gelmesi sağlanır. Uygulanan prosedür kapsamında mideye bir başka cisim yerleştirilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Yalnızca midenin küçültülmesi yoluyla besin alımının azaltılması hedeflenir.
Midenin laparoskopik işlemle bir tüp boru ya da muz şekline getirildiği tüp mide ameliyatı aynı zamanda sleeve gastrektomi olarak da adlandırılmaktadır. Prosedür dahilinde midenin yaklaşık %80’ lik kısmı çıkarılır. Daha sonra mide, yemek borusu ve on iki parmak bağırsağıyla birleştiği noktalardan kesilir. Tüp şeklini alan midenin hacminin küçülmesine ek olarak kubbe şeklindeki “Fundus” kısmı çıkarılır. Fundus, Ghrelin hormonunu yani halk arasında yaygın olan şekliyle açlık hormonunu salgılayan kısımdır. Bu nedenle ameliyatı izleyen dönemde hastalar açlık hissetmeden çok daha kolay bir şekilde kilo vermeye başlayabilirler.
Yaklaşık 1 ila 1.5 saat içinde tamamlanan tüp mide ameliyatı laparoskopik yöntemle uygulanır. Laparoskopik yöntem hastanın iyileşme sürecini kısaltan ve ameliyat komplikasyonlarını azaltan bir prosedür olarak ön plana çıkmaktadır. Tüp mide ameliyatından sonra hastalar çok fazla ağrı hissetmez. Bu sayede konforlu bir iyileşme dönemi geçirir ve kilo verme sürecine girerler. Özellikle ameliyatı izleyen ilk ay kilo kaybı çok hızlı olur. Daha sonra yavaşlamakla birlikte kilo verme süreci ortalama 1 yıl kadar devam eder.
Operasyon sonuçlarımızı inceleyin. Uzman tıbbi ekibimiz ileri tekniklerle en iyi sonuçların elde edilmesini sağlar.
Tüp mide ameliyatı genel anestezi altında ve laparoskopik yöntemle kapalı olarak gerçekleştirilir. Tüp mide ameliyatı ile ilgili uygunluk kararı yapılan değerlendirmelerden sonra hasta özelinde verilir. Hastanın ameliyata uygun olup olmadığı kararı verilmeden önce birtakım tetkikler, tahliller ve kontroller yapılır. Yapılan değerlendirmeler sonucu uygun bulunan hastalara tüp mide ameliyatı uygulanır.
Hastaya anestezi uygulandıktan sonra vücut yapısına göre bir ya da birkaç kesi atılır. Atılan laparoskopik kesiler minimal olduğu için estetik açıdan rahatsız edici bir görünüme neden olmaz. Tüp mide ameliyatı sırasında midenin girişine bir tüp yerleştirilir. Bunun nedeni ameliyat sırasında midenin gereğinden fazla küçültülmesini önlemektir. Kalibrasyon tüpünün yardımıyla midenin yemek borusunun devamı olacak şekilde küçültülmesi mümkündür. Kalibrasyon tüpünün kullanılması sayesinde midede darlık ya da tıkanıklık gibi istenmeyen durumların yaşanması önlenebilir.
Uygulamanın başarılı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacak önlemler alınır ve mide boydan boya kesilerek prosedür tamamlanır. Ameliyatın tamamlanmasıyla birlikte ameliyat başında mide girişine yerleştirilmiş olan kalibrasyon tüpü çıkarılır. Özel teknikler kullanılarak midenin herhangi bir bölgesinde kaçak olup olmadığı belirlenir.
Ameliyat sırasında hastaya genel anestezi uygulandığından uygulama sırasında hastanın herhangi bir şekilde acı ya da ağrı hissetmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde ameliyat kapalı yöntemle karın kasları ve zarları kesilmeden yapıldığı için iyileşme sürecinde de kişinin konforunu olumsuz yönde etkileyebilecek ağrı yaşanmaz. Ameliyat sonrası ilk gün midede gerginlik ya da basınç hissi yaşanması mümkündür. Bu durumda doktorun reçete ettiği basit ağrı kesiciler kullanılması fayda sağlayabilir.
Tüp mide ameliyatı sırasında hastanın karın bölgesinde küçük kesiler açılır. Laparoskopik yöntemin uygulandığı tüp mide ameliyatı açılan kesilerden gerçekleştirilir ve ameliyat sonrası minimal izler kalır. Kesiler buna bağlı olarak izler, göğüs ve göbek deliği arasında yer alan diğer bir deyişle mideye en yakın olan bölgede yer alır.
Tüp mide ameliyatından sonra minimal kesi izleri kalsa da izlerin mümkün olduğunca belirsiz bir hale getirilmesi için yarayı kaşımamak, kabuklarını kaldırmamak ve asla yaraya dışarıdan müdahale etmemek gerekir. Cildin kendi kendini yenileme süreci beklenmelidir. Yara doktorun belirttiği şekilde temizlenmeli ve kuru tutulmalıdır.
Cildin kurumasını önlemek için bol su tüketilmelidir. Yaraların güneş ışınlarına maruz kalacağı durumlarda mutlaka güneş kremi kullanılmalıdır. Yaralar düzenli olarak nemlendirilmeli, cildin yumuşak ve esnek bir formda tutmaya özen gösterilmelidir. Sigara içmek her tür iyileşme sürecini geciktirici bir faktör olduğu için iyileşme sürecinde sigara ve diğer tütün ürünlerinden uzak durulmalıdır.
Tüm sorularınız için Destek Hattı’ndan 7/24 bizi arayabilirsiniz.
Tüp mide ameliyatından sonra optimum fayda sağlanması için hastanın dikkat etmesi gereken birtakım noktalar vardır. Bu kapsamda hastalar doktorlarının önerilerine eksiksiz bir şekilde uyması gerekir. Doktorun onayı olmadan herhangi bir vitamin, gıda ya da ilaç takviyesi kullanılmamalıdır.
Obezite ameliyatı, sadece kilo vermek için değil, sağlıklı bir yaşamı geri kazanmak için de tercih edilen önemli bir adımdır.
Bu ameliyat için uygun adaylar genellikle daha önce diyet ve egzersiz programlarıyla kalıcı sonuç alamamış, ameliyat sonrası yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlayabilecek motivasyona sahip kişilerdir.
Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40’ın üzerinde olanlar, ya da VKİ’si 35–39,9 arasında olup obeziteye bağlı tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması veya yüksek kolesterol gibi sağlık sorunları yaşayanlar ameliyat için aday kabul edilebilir. Ayrıca VKİ’si 30–34,9 arasında olan ve medikal tedaviye rağmen kontrol altına alınamayan tip 2 diyabet hastaları da belirli koşullarda değerlendirilir. Alkol ve madde bağımlılığı olmayan, ciddi psikiyatrik rahatsızlığı bulunmayan ve operasyon risklerini kabul eden kişiler için bu yöntem güvenli bir çözüm olabilir. Ancak herkesin durumu farklı olduğundan, ameliyatın uygunluğu mutlaka obezite cerrahisi uzmanı tarafından yapılan detaylı muayene ve tetkikler sonucunda belirlenir.
Tüp mide ameliyatı 18 ila 65 yaş aralığındaki kişilere uygulanan bir obezite cerrahisi prosedürüdür. Bununla birlikte kabul edilen yaş aralığındaki her hastaya tüp mide ameliyatı yapılabileceği gibi yanlış bir kanıya kapılmamak gerekir. Bir hastanın tüp mide ameliyatına aday olması için aranan temel şart vücut kitle indeksinin 35 ve üzerinde olmasıdır.
Obezite cerrahisi, sağlıklı bir yaşama adım atmak için etkili bir yöntemdir ancak her cerrahi işlemde olduğu gibi bazı riskler de barındırır. Bu riskler; kullanılan anesteziye bağlı olası komplikasyonlar, ameliyat bölgesinde enfeksiyon, operasyon sırasında ya da sonrasında kanama, mide bağlantılarında nadiren görülebilen sızıntı, mide geçişinde daralma, kesi bölgelerinde fıtık gelişimi, hızlı kilo kaybına bağlı safra taşı oluşumu ve vitamin-mineral eksiklikleri gibi durumlardır. Ayrıca, özellikle gastrik bypass sonrasında dumping sendromu (ani bulantı, çarpıntı, ishal gibi belirtilerle seyreden durum) ya da bazı psikolojik uyum sorunları da görülebilir. Ancak tüm bu olasılıklar, ameliyat öncesinde detaylı tetkikler yapılarak en aza indirgenir ve deneyimli bir cerrahi ekibin kontrolünde gerçekleştirilen tüp mide ameliyatı, fazla kiloların yol açtığı sağlık sorunlarına kıyasla çok daha güvenli bir çözüm sunar. Bu nedenle, mide küçültme ameliyatı için İstanbul’a gelmeyi planlayan ya da mide küçültme ameliyatı fiyatları hakkında araştırma yapan kişiler için doğru merkez ve uzman seçiminde bulunmak, başarılı ve sağlıklı bir sürecin en önemli adımıdır.
Katı Gıdalar: Ameliyattan hemen sonra katı gıdalar tüketilmemelidir. İlk birkaç hafta sıvı ve püre formunda beslenmek gereklidir.
Karbonatlı İçecekler: Gazlı içecekler (soda, gazoz, vb.) tüketmek mideye zarar verebilir ve şişkinliğe yol açabilir.
Yüksek Şeker İçeren Gıdalar: Tatlılar, şekerli içecekler, kekler gibi yüksek şeker içeren gıdalar, hızlı kilo alımına ve mide sorunlarına neden olabilir.
Yüksek Yağlı Gıdalar: Kızartmalar, yağlı etler, cips gibi yüksek yağ içeren gıdalar tüketilmemelidir.
Alkol: Alkol tüketimi, mideye zarar verebilir ve ameliyat sonrası iyileşmeyi olumsuz etkileyebilir.
Sigara: Sigara içmek, iyileşme sürecini yavaşlatabilir ve komplikasyon riskini artırabilir.
Büyük Porsiyonlar: Küçük porsiyonlar halinde yemek yemek gereklidir. Midenin küçülmüş olması nedeniyle büyük porsiyonlar rahatsızlık yaratabilir.
Hızlı Yemek: Yemeği yavaş ve iyice çiğneyerek yemek önemlidir. Hızlı yemek yemek mideyi zorlayabilir.
Kahve ve Kafeinli İçecekler: Kahve, çay gibi kafein içeren içecekler mide asidini artırarak rahatsızlık verebilir.
Lifli ve Gaz Yapıcı Gıdalar: Brokoli, lahana, baklagiller gibi gaz yapıcı ve aşırı lifli gıdalar ilk aylarda rahatsızlık verebilir.
Ağır Egzersizler: İlk haftalarda ağır egzersizlerden kaçınılmalıdır. Hafif yürüyüşler önerilir.
Tüp mide ameliyatı fiyatları 2025 yılı itibariyle 40.000 ile 140.000 TL arasında değişmektedir. Tüp mide ameliyatı fiyatlarını etkileyen birçok unsur vardır. Bunlardan bazıları doktorun deneyimi, hastanın mevcut durumu, kliniğin lokasyonu, ameliyatın tekniği, hastanın yatış süresi ve hastanenin SGK ile anlaşmalı olup olmamasıdır diyebiliriz.
Kliniğin İstanbul gibi bir metropolde bulunması da fiyatlar üzerinde çok etkilidir. Diğer şehirlere göre çok daha yüksek maliyetlere sahip olunması nedeniyle tüp mide ameliyatı fiyatları da çok daha yüksektir.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), belirli kriterleri karşılayan hastalar için tüp mide ameliyatını karşılayabilmektedir. Bu kriterlerden bazıları şunlardır:
Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40 ve üzeri olması,
Veya VKİ’nin 35’in üzerinde olup obeziteye bağlı ciddi sağlık problemlerinin (örneğin diyabet, hipertansiyon) bulunması.
Ayrıca hastanın ameliyat öncesi çeşitli sağlık kontrollerinden geçmesi, kalp-damar sağlığının değerlendirilmesi ve psikolojik olarak bu sürece hazır olduğunun tespit edilmesi gerekir.
SGK ile anlaşmalı devlet hastaneleri ve bazı üniversite hastanelerinde ameliyat ücreti büyük oranda SGK tarafından karşılanmaktadır. Ancak bazı durumlarda kullanılan özel malzemeler, ilave tetkikler veya hastanede kalış süresine bağlı olarak hastalardan cüzi miktarda ek ücret talep edilebilmektedir. Bu rakamlar hastaneye göre değişkenlik gösterebilir.
Tüp mide ameliyatı; devlet hastaneleri, eğitim araştırma hastaneleri ve SGK anlaşmalı özel hastanelerde gerçekleştirilebilmektedir. Hangi hastanelerde bu operasyonun yapıldığını öğrenmek için bulunduğunuz şehirdeki sağlık kuruluşlarını arayabilir veya internet sitelerinden bilgi alabilirsiniz.
| Ülke | Ortalama Tüp Mide Ameliyatı Fiyatları |
| Amerika Birleşik Devletleri | $15.000 – $25.000 |
| Birleşik Krallık | $12.000 – $20.000 |
| Fransa | $8.000 – $15.000 |
| Hindistan | $6.000 – $10.000 |
| Endonezya | $5.000 – $9.000 |
| Güney Kore | $7.000 – $20.000 |
| Meksika | $4.000 – $8.000 |
| Türkiye | 40.000 TL – 140.000 TL |
Tüp mide ameliyatı kapsamında hastanın midesinin %80’ lik kısmı alınır ve mide muza benzeyen bir tüp şeklini alır. Böylece hastalar ameliyattan sonraki süreçte daha az besin tüketmelerine karşın daha uzun sürede doyar. Aynı zamanda tüp mide ameliyatı sırasında midenin çıkarılan kısmı, normal şartlar altında iştah hormonunu yani Ghrelin hormonunu sağlayan kısmıdır. Bunun sonucunda hastanın iştahının azalması sağlanır.
Tüp Mide Ameliyatı obezite tedavisinde en çok tercih edilen bariyatrik cerrahi yöntemidir. Aynı zamanda en etkili yöntem olarak da hem uzmanlar hem de hastalar tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca daha az komplikasyon riski vardır ve daha uzun süre kilo kaybı sağlar. Gastrik Bypass Ameliyatı ise en çok tercih edilen ikinci yöntemdir. Hasta için en uygun olan yönteme doktorun gerekli testleri yaptıktan sonra karar vermesi en doğru seçenektir.
Tüp Mide Ameliyatından sonra hamilelik önerilen bir durum değildir. Hastanın yeni vücuduna adaptasyon sağlaması ve tekrardan kilo alımına sebep olmaması için, operasyondan sonraki iki sene boyunca hamile kalmamak doğru bir tercih olacaktır. Ama tabi ki hastaların çoğunluğu operasyondan hemen sonra başka bir engel yoksa hamile kalabilir.
Tüp mide ameliyatında midenin %80′ i alındığı için, az yiyerek ve kurallara uyarak kilo vermemek mümkün değildir.
Tüp mide ameliyatından sonraki 6 aylık süreçte alkol kullanılması yasaktır. Sigara tüketilebilir ama, ameliyattan önce hastadan günlük kullanımı yarıya düşürmesini istiyoruz.
Son yıllarda obezite vakalarının artmasının en önemli nedenleri; toplum genelinde fast food beslenme tarzının giderek daha çok benimsenmesi, düzenli egzersizin yaşam tarzı alışkanlığı haline getirilmemesi ve genetik faktörler olarak sıralanabilir. Düzenli diyet ve egzersiz ile verilemeyen fazla kilolarından kurtulmak isteyen obezite hastalarının tercih edebileceği en etkili yöntemlerden biri obezite cerrahisidir.
üp mide ameliyatı, sağlıklı bir yaşama atılan büyük bir adımdır. Ancak ameliyat tek başına yeterli değildir. Sonuçların kalıcı olabilmesi için, ameliyat sonrası önerilen beslenme ve egzersiz planına uyum sağlamak büyük önem taşır.
Bu plana uyulmaması durumunda:
Bu nedenle tüp mide ameliyatı, yalnızca cerrahi bir müdahale değil; yaşam tarzı değişikliklerinin başlangıcı olarak görülmelidir.
Her cerrahi işlemde olduğu gibi, sleeve gastrektomi (tüp mide ameliyatı) de bazı riskler barındırır. Bu risklerin büyük bir kısmı nadiren görülür ve genellikle erken müdahale ile kontrol altına alınabilir.
Kanama: Ameliyat sırasında az da olsa kanama olabilir. Çoğu zaman bu kanamalar minimal düzeydedir ve müdahale gerektirmez. Ancak nadir durumlarda daha ciddi bir kanama yaşanabilir ve ek bir cerrahi müdahale gerekebilir.
Enfeksiyon: Tüm ameliyatlarda olduğu gibi enfeksiyon riski mevcuttur. Çoğu zaman antibiyotik tedavisiyle kontrol altına alınabilir. Fakat bazı durumlarda daha ağır enfeksiyon gelişebilir ve hastanede ek tedavi gerekebilir.
Anestezi ile ilgili riskler: Anestezi altında solunum problemleri, tansiyon düşüklüğü veya kalple ilgili sorunlar yaşanabilir. Bu tür komplikasyonlar oldukça nadir görülür, ancak her ameliyatta bu risklerin var olduğu unutulmamalıdır.
Mide sızıntısı (kaçak): Mide hattının kesilip dikildiği bölgede sıvı sızıntısı oluşma riski vardır. Bu durum enfeksiyona yol açabileceği için dikkatle takip edilir ve gerekirse müdahale edilir. Bu komplikasyonun görülme oranı oldukça düşüktür.
Kemik yapılarla ilgili riskler: Çok nadiren, ameliyat sırasında mideye erişim sağlanırken çevredeki yapılarda, özellikle de alt kaburga kemiklerinde zorlanmaya bağlı küçük hasarlar oluşabilir. Bu gibi durumlarda ek müdahaleler gerekebilir.
