Transit bipartisyon dünyada ve ülkemizde sıklıkla tercih edilen prosedürlerden biridir. Diğer tüm cerrahi prosedürler gibi transit bipartisyon ameliyatının da kendi için bazı riskleri ve dezavantajları bulunur. Transit bipartisyon ameliyatı sırasında mide ve ince bağırsak arasında uygulanmış olan bağlantı yolunun boyutuna bağlı olarak çeşitli işlevsel değişiklikler görülmesi riski vardır.
Anastomoz daralması durumunda beklenen kilo kaybı oluşmayabilir. Anastomozun bir süre sonra esnemeye ve genişlemeye başlamasıyla beklenenin üstünde kilo kaybı yaşanması ve beslenme problemi ortaya çıkması söz konusu olabilir. Transit bipartisyon ameliyatında daha basit yapılan tek bağlantı kurulan hal daha basit ve kısa bir operasyon gerektirdiğinden daha çok sayıda doktor tarafından tercih edilmektedir. Ancak tek bir bağlantı kurulması halinde safra ince bağırsaktan tamamen mideye boşalabilir ve kronik safra reflüsü ortaya çıkabilir.
Diğer yandan transit bipartisyon ameliyatının pek çok farklı avantajı vardır. Transit bipartisyon ameliyatı genellikle tip 2 şeker hastalığının tedavisinde kullanılır. Transit bipartisyon ameliyatı kapsamında on iki bağırsak parmağı ile mide bütünlük olarak korunarak tedavi gerçekleştirilir. Operasyondan sonra herhangi bir ihtiyaç duyulması halinde tüm endoskopik işlemlerin yapılması bu sayede mümkün olur.
Transit bipartisyon ameliyatından sonra hastanın mide ve bağırsak yapısının normale göndürülmesi gerektiği durumlarda gereken işlemler basit ve konforlu bir şekilde gerçekleştirilebilir. Operasyondan sonra hormonlar çok daha güçlü etkinlik göstermekte olup hastanın gündelik yaşamına dönme süreci kolay olur.
Transit bipartisyon ameliyatı detaylı ve güvenli bir prosedürdür. Yalnızca mideyi küçülten bir prosedür olmakla kalmaz aynı zamanda bağırsak sistemini de düzenler. Sindirim problemlerinin yaşanmasını engelleyen bir ameliyat olduğu için hastaların günlük yaşantısına en kısa sürede dönmesi mümkündür.
Transit Bipartisyon Ameliyatı Hakkında Merak Ettikleriniz
Glikoz kanda fazla ve serbestçe dolaşıp yeterli miktarda insülin hormonu olmasına karşın glikozu hücrelere aktaramıyorsa diyabet hastalığı gündeme gelir. Diyabet her ne kadar kısa ve orta vadede sadece kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor gibi görünse de uzun vadede çok daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabilir.
Tedavi yöntemi belirlenirken hastanın durumu son derece önemli olup hastalığın neden ortaya çıktığı, kaç yaşında ortaya çıktığı, ilerleme hızı ve hastanın mevcut sağlık durumu değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme sonucunda tedavi yöntemlerinden biri ya da bir kaçının aynı anda uygulanması söz konusu olabilir. Transit bipartisyon ameliyatı uygulanacak hastaların ilk yapması gereken birtakım yaşam tarzı değişiklikleridir.
Tip 2 diyabetle mücadelenin temelinde şekerden yoksun ve hareketli bir yaşam vardır. İkinci aşamada insülin takviyesi devreye girer. Kandaki insülin hormonu miktarı normalin çok üzerine çıkarılır ve glikoz bir şekilde hücrelere bağlanır. Bu metot etkili olabilmesine karşın kalıcı bir çözüm değildir. İnsülin hormonu seviyesi takviye edilebilecek miktarların çok üzerine çıktığında diğer yöntemlere geçilmelidir.
İnsülin takviyesiyle diyabeti kontrol edemeyen ancak ameliyatı tercih etmeyen hastalara ara yol olarak bazı tedavilerin uygulanması mümkündür. Bu aşamada temel amaç diyabeti de ortaya çıkaran sorunları çözmektir. Bu sorunlar arasında ilk sırada fazla kilo bulunur. Nadir olmakla birlikte hasta zayıf ve ileri derece diyabet hastasıysa transit bipartisyon ameliyatı zorunlu bir seçenek haline gelebilir.
Transit Bipartisyon Ameliyatı Ne İşe Yarar?
Transit bipartisyon ameliyatı tüm metabolik cerrahi prosedürleri arasında en gelişmiş yöntemlerden biri olma özelliğine sahiptir. Prosedürün amacı emilimin bozulması ve besin tüketiminin sınırlandırılmasıdır. Emilim son derece titiz bir şekilde bozulduğu için sindirim sistemine bağlı yan etkiler gelişmesi riski sınırlıdır.
Transit bipartisyon ameliyatı mide hacminin sınırlandırılmasıyla başlamakta genellikle mide hacminin %70’i işlevsiz hale getirilmektedir. Hastanın fazla kilolarının olmadığı durumlarda dahi kan şekerinin kontrol edilmesi amacıyla bu işlem gerçekleştirilmektedir.
Midenin alınan kısmı aynı zamanda iştahın artmasını sağlayan özel bir hormonun salgı bölgesi olma özelliğine sahiptir. Geride kalan mide kütlesi kesi noktalarından zımbalanıp kapatılarak kaçak riskinin önüne geçilmesi mümkün olmaktadır. İkinci aşama bağırsaklara yapılan müdahaleyi içerir. Hasta özelinde değişmekle birlikte kesi işlemi bazı özel ölçülere göre yapılır.
Bağırsakların alt kısmından 130 ila 150 cm arasında bir noktaya işaret koyulmakta ve işaret noktasından yukarı doğru 100 ila 120 cm daha gidildikten sonra bağırsaklar ikiye ayrılmaktadır. Alt bağırsak parçasının üst ucu midenin altına ikinci bir yol olarak bağlanmaktadır. Halihazırda mideden çıkarılan bağırsak parçası alt bağırsak parçasına ilk işaret koyulan noktadan bağlanmaktadır. Bu sayede anüse doğru yaklaştıkça birleşen fakat üst tarafı birbirinden son derece uzak olan iki farklı bağırsak yolu oluşturulmaktadır.
Transit bipartisyon ameliyatı ile besin tüketim miktarı %50 ila %80 arasında azaltılmaktadır. Tüketilen besinlerin yaklaşık %60’ı yeni bağırsak yolundan ve %40 kadarı eski bağırsak yolundan hareket etmektedir. Besin geçişinin iki farklı yoldan olması sindirimi hızlandırır ve kana karışan şeker miktarının azaltılmasını sağar. İnsülin salgısını artıran alt bağırsak parçasına hızlı bir besin geçişi olduğundan insülin hormonu miktarı artar.